Sene 1968 sıcak ağustosların birinin 22. günü...Annem ve babamın evlendiği gün.
Düğün pastasının üzerinde yerini almış olan bu pasta süsü artık benim evimde salonumdaki vitrinde duruyor.
Çocukluğumda bile çok sevmiş olduğum bu anneme ve babama tıpatıp benzeyen biblonun alt kısmı açılabiliyor.Açtığımda gördüğüm şey ğ2 adet bebekti -malesef artık yoklar ben mi kırdım ne oldu bilemiyorum-.Bizim 2 kardeş olmamızı hep bu bibloya bağlardım küçükken böyle bir inancım vardı.Şimdi de hayatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inanıyorum.
Çocukluğuma bakıyorum da sanırım en şanslı dönemlerden birinde doğmuşum.1980...şimdilerde trt1 de dizi olarak izlediğimiz "seksenler" ne güzel yıllardı.Bilgisayar bilinmiyordu,sık sık elektrik ve su kesilirdi,soba yakardık toplu taşıma araçlarını kullanırdık her zaman,her hafta en az 4-5 gün ya misafirimiz olur ya biz misaifrliğe giderdik hayat çok güzeldi be!Her türlü zorluğa rağmen.Şimdi herşey çok farklı birisi aklına geldiğinde fb hesabına bakarsın ne yapıyormuş diye,mailini smsini atarsın hatta benim yaptığım gibi yurtdışındaki ablanla görüntülü konuşma yaparsın vay vay vay!Dünya ne kdr değişti.Aslında çok memnunum ben bu durumdan sonuçta ablam yeğenlerimin fotoğraflarını çeker tab ettirir sonrada mektupla yollardı gelmesi yani fotonun çekildikten sonra bana ulaşması 2-3 haftayı bulurdu heee birde ulaşmayan mektuplar var. Almanyadan gelen mektup meraklı komşular tarafından açılmış aman içinde para yokmuş diyerek çöpe atılmıştır mesela.Yeğenlerimin 1-2 fotoğrafını bulmuşluğum vardır kömürlükte ve çöplükte. Şimdi öyle mi ya fotoğrafı çekip anında yolluyorum telefonumdan sadece fotograf mı video bile çekiyorum;)
Bunlar teknolojinin güzel yanları.Bunun dışında teknolojiyle gelen neler var sanal alem sanal arkadaşlar sanal işler sanal sevgililer herşey sanal!
Babam Tophanelidir.Eski Beyoğlunu anlatır hep.Ben de oğluma eskiyianlatacağım insanların adam gibi yaşadığı çocukların kardeş gibi büyüdüğü yılları.Ona;yakan top,saklambaç,istop,misket,yakalamaç,yağ satarım bal satarım,tilki tilki saat kaç oyunlarını öğreteceğim.
Limonlu macun pişirip bereceğim eline,leblebileri toz yapacak,bayramlarda mendiline lokum koyacağım."Yok"u yokluğu öğreteceğim ona.Fakirliği öğreteceğim.Okulada beslenme çantamıza sınıfta alamayanlar olur diye annemin yanıma koymadığı nutellalı ekmekleri muzları anlatacağım.
İlerde belki unuttururlar;oğluma Atatürk'ü anlatacağım.Babannemin babasının tarlasına geldiğini ve babanneme gel benim kızım ol dediğini babannemin de utanarak babasının arkasına saklandığını anlatacağım :)
Hadi oğlum büyü sana anlatacağım çok şey var.Annemin bana anlattığı masallar gibi.Ben de sana anlatacağım.Hadi Egem büyü de koca adam ol anlattıklarımı anlat sende.
Zaman çabuk geçiyor bir bakmışsın geçmişte kalmışız.Bir varmış bir yokmuş...

canım benim ne güzel yazmış ve anlatmışsın yaaa.bir oofff çektim gittim o yıllara.ne kadar da güzeldi o yıllar keşke bizde çocuklarımız öyle yetiştirebilseydik :((
YanıtlaSil