Çok olmuş yazmayalı.O kadar yoğunum ki;sanki doğum nedeniyle ücretsiz izin alan ben değilmişim gibi :)
Bu yoğunluğun nedeni elbette küçük Ege değil sadece.2 aydır japonca kursuna gidiyorum.
2 sene önce başlayıp;işimin yoğunluğundan dolayı devam edemediğim japonca kursuna eşimin ve annemin yoğun ısrarı üzerine başladım kaldığım yerden.Nasıl mı gidiyor? "Sugoi" -güzel-demek isterdim fakat ancak "ma-ma" -şöyle böyle- diyebiliyorum.Çünkü gerçekten bu yaşta yeni bir dil öğrenmek zormuş birhayli.Şimdi birisi çıksa dese ki "Yahu ne var yaşında?" Çok mutlu olurum ama kazın ayağı öyle değil işte.Gerçekten de yaş ilerledikçe insanın öğrenme kapasitesi düşüyor.Ayrıca sorumluluklar da arttığından kendini bir konuya tamamen teslim etmek çok zorlaşıyor.
Ne zaman "Heh tam zamanı Ege kendi kendine oynarken 2-3 fiil ezberleyeyim "desem yanımda bitiyor velet!Kucağıma almayınca zır zır bitmek bilmiyor.
Bu imkansızlıklar içerisinde sadece kursa giderken metrobüste çalışabiliyorum desem hiç abartmamış olurum.
Japonca,Çince ve Korece gibi uzak doğu dillerini öğreniyorsanız en büyük sıkıntınız pratik yapacak birini bulamamaktır.Benim aslında tanıdığım biri var fakat şimdiye kadar hiç arayıp sormadığım birini bu nedenle arayamam çok bencilce olur diye düşünüyorum her ne kadar eşim aramamı salık verse de bu işler bana göre değil.
Ablam ve eniştem çat pat konuşuyorlar fakat gramer büyük sorun olur diye hiç bu konuya girmiyorum.
Japonca mevzusu dışında kafamı kurcalayan Ege'nin doğumgünü pastası mevzuu ve ablamın yüz felci geçirmesi var.
Ablam bundan 8 sene önce de yüz felci geçirmişti.Hiç bir iz kalmadan bu can sıkıcı durumu atlatmıştı.Şimdi de aynı şekilde atlatabilmesi için dua ediyorum ve bu konu bir hayli beynimi dolduruyor.Hastalıklarda en can sıkıcı durum karşındaki kişinin başına gelen durum hakkında senin moral pompalamak ve rahat ettirmek dışında pek bir şey yapamıyor olmak çok kötü bir duygu.Allah kimseye şifası olmayan hastalık vermesin.
Her sabah Fox tv deki haber programını izliyorum.Fatih Portakal'ın yorumlarını çok gerçekçi buluyorum.
Bu sabah ta seyrediyordum ve organ nakli ile ilgili bir haber vardı.Karaciğer nakli için bir kaç bekleyen gelmişti ve ismi okunanlar talihliydi.Bir kadın 14 senedir beklediğini söyledi kameraya gülümseyerek.
Her aklıma geldiğinde eşime,anneme ve babama söylerim "tüm organlarımı bağışlayın ben ölünce"diye.Fakat organ bağışı öyle kolay birşey değil.Evde ya da ne bileyim sokakta bir yerde ölürseniz bağış kartınız ve ailenizin onayı olsa bile organlarınız bağışlanamaz.Mutlaka yoğun bakımda,tibben ölümünüz gerçekleşirse olabilir!Elbette mantıklı bir açıklaması vardır fakat bence çok saçma!!!Bu kadar insan yeniden hayata bağlanmayı beklerken ben tüm organlarımı bağışlamak isteyen biri olarak bu emelimin gerçekleşmesi için yoğun bakımda ölmek zorundayım.
Nereden nereye!
Aslında yazacak o kadar çok şey varken bunlar geçti içimden.Oysaki Tuğba'nın doğumgününde yaptığım cheesecake'i,onun da bize hazırladığı sushi,Çinli arkadaşım Vicky'nin hazırladığı muhteşem noodle,Ege'nin pastası ve trufflelarımı anlatacaktım.
Fakat ne oldu?Japoncadan girdik,ölümle bitirdik.Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi...
18 Aralık 2012 Salı
26 Kasım 2012 Pazartesi
Geçmiş zaman olur ki...
Sene 1968 sıcak ağustosların birinin 22. günü...Annem ve babamın evlendiği gün.
Düğün pastasının üzerinde yerini almış olan bu pasta süsü artık benim evimde salonumdaki vitrinde duruyor.
Çocukluğumda bile çok sevmiş olduğum bu anneme ve babama tıpatıp benzeyen biblonun alt kısmı açılabiliyor.Açtığımda gördüğüm şey ğ2 adet bebekti -malesef artık yoklar ben mi kırdım ne oldu bilemiyorum-.Bizim 2 kardeş olmamızı hep bu bibloya bağlardım küçükken böyle bir inancım vardı.Şimdi de hayatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inanıyorum.
Çocukluğuma bakıyorum da sanırım en şanslı dönemlerden birinde doğmuşum.1980...şimdilerde trt1 de dizi olarak izlediğimiz "seksenler" ne güzel yıllardı.Bilgisayar bilinmiyordu,sık sık elektrik ve su kesilirdi,soba yakardık toplu taşıma araçlarını kullanırdık her zaman,her hafta en az 4-5 gün ya misafirimiz olur ya biz misaifrliğe giderdik hayat çok güzeldi be!Her türlü zorluğa rağmen.Şimdi herşey çok farklı birisi aklına geldiğinde fb hesabına bakarsın ne yapıyormuş diye,mailini smsini atarsın hatta benim yaptığım gibi yurtdışındaki ablanla görüntülü konuşma yaparsın vay vay vay!Dünya ne kdr değişti.Aslında çok memnunum ben bu durumdan sonuçta ablam yeğenlerimin fotoğraflarını çeker tab ettirir sonrada mektupla yollardı gelmesi yani fotonun çekildikten sonra bana ulaşması 2-3 haftayı bulurdu heee birde ulaşmayan mektuplar var. Almanyadan gelen mektup meraklı komşular tarafından açılmış aman içinde para yokmuş diyerek çöpe atılmıştır mesela.Yeğenlerimin 1-2 fotoğrafını bulmuşluğum vardır kömürlükte ve çöplükte. Şimdi öyle mi ya fotoğrafı çekip anında yolluyorum telefonumdan sadece fotograf mı video bile çekiyorum;)
Bunlar teknolojinin güzel yanları.Bunun dışında teknolojiyle gelen neler var sanal alem sanal arkadaşlar sanal işler sanal sevgililer herşey sanal!
Babam Tophanelidir.Eski Beyoğlunu anlatır hep.Ben de oğluma eskiyianlatacağım insanların adam gibi yaşadığı çocukların kardeş gibi büyüdüğü yılları.Ona;yakan top,saklambaç,istop,misket,yakalamaç,yağ satarım bal satarım,tilki tilki saat kaç oyunlarını öğreteceğim.
Limonlu macun pişirip bereceğim eline,leblebileri toz yapacak,bayramlarda mendiline lokum koyacağım."Yok"u yokluğu öğreteceğim ona.Fakirliği öğreteceğim.Okulada beslenme çantamıza sınıfta alamayanlar olur diye annemin yanıma koymadığı nutellalı ekmekleri muzları anlatacağım.
İlerde belki unuttururlar;oğluma Atatürk'ü anlatacağım.Babannemin babasının tarlasına geldiğini ve babanneme gel benim kızım ol dediğini babannemin de utanarak babasının arkasına saklandığını anlatacağım :)
Hadi oğlum büyü sana anlatacağım çok şey var.Annemin bana anlattığı masallar gibi.Ben de sana anlatacağım.Hadi Egem büyü de koca adam ol anlattıklarımı anlat sende.
Zaman çabuk geçiyor bir bakmışsın geçmişte kalmışız.Bir varmış bir yokmuş...
Düğün pastasının üzerinde yerini almış olan bu pasta süsü artık benim evimde salonumdaki vitrinde duruyor.
Çocukluğumda bile çok sevmiş olduğum bu anneme ve babama tıpatıp benzeyen biblonun alt kısmı açılabiliyor.Açtığımda gördüğüm şey ğ2 adet bebekti -malesef artık yoklar ben mi kırdım ne oldu bilemiyorum-.Bizim 2 kardeş olmamızı hep bu bibloya bağlardım küçükken böyle bir inancım vardı.Şimdi de hayatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inanıyorum.
Çocukluğuma bakıyorum da sanırım en şanslı dönemlerden birinde doğmuşum.1980...şimdilerde trt1 de dizi olarak izlediğimiz "seksenler" ne güzel yıllardı.Bilgisayar bilinmiyordu,sık sık elektrik ve su kesilirdi,soba yakardık toplu taşıma araçlarını kullanırdık her zaman,her hafta en az 4-5 gün ya misafirimiz olur ya biz misaifrliğe giderdik hayat çok güzeldi be!Her türlü zorluğa rağmen.Şimdi herşey çok farklı birisi aklına geldiğinde fb hesabına bakarsın ne yapıyormuş diye,mailini smsini atarsın hatta benim yaptığım gibi yurtdışındaki ablanla görüntülü konuşma yaparsın vay vay vay!Dünya ne kdr değişti.Aslında çok memnunum ben bu durumdan sonuçta ablam yeğenlerimin fotoğraflarını çeker tab ettirir sonrada mektupla yollardı gelmesi yani fotonun çekildikten sonra bana ulaşması 2-3 haftayı bulurdu heee birde ulaşmayan mektuplar var. Almanyadan gelen mektup meraklı komşular tarafından açılmış aman içinde para yokmuş diyerek çöpe atılmıştır mesela.Yeğenlerimin 1-2 fotoğrafını bulmuşluğum vardır kömürlükte ve çöplükte. Şimdi öyle mi ya fotoğrafı çekip anında yolluyorum telefonumdan sadece fotograf mı video bile çekiyorum;)
Bunlar teknolojinin güzel yanları.Bunun dışında teknolojiyle gelen neler var sanal alem sanal arkadaşlar sanal işler sanal sevgililer herşey sanal!
Babam Tophanelidir.Eski Beyoğlunu anlatır hep.Ben de oğluma eskiyianlatacağım insanların adam gibi yaşadığı çocukların kardeş gibi büyüdüğü yılları.Ona;yakan top,saklambaç,istop,misket,yakalamaç,yağ satarım bal satarım,tilki tilki saat kaç oyunlarını öğreteceğim.
Limonlu macun pişirip bereceğim eline,leblebileri toz yapacak,bayramlarda mendiline lokum koyacağım."Yok"u yokluğu öğreteceğim ona.Fakirliği öğreteceğim.Okulada beslenme çantamıza sınıfta alamayanlar olur diye annemin yanıma koymadığı nutellalı ekmekleri muzları anlatacağım.
İlerde belki unuttururlar;oğluma Atatürk'ü anlatacağım.Babannemin babasının tarlasına geldiğini ve babanneme gel benim kızım ol dediğini babannemin de utanarak babasının arkasına saklandığını anlatacağım :)
Hadi oğlum büyü sana anlatacağım çok şey var.Annemin bana anlattığı masallar gibi.Ben de sana anlatacağım.Hadi Egem büyü de koca adam ol anlattıklarımı anlat sende.
Zaman çabuk geçiyor bir bakmışsın geçmişte kalmışız.Bir varmış bir yokmuş...
9 Eylül 2012 Pazar
Yaptigim ekmekler cok begenilince ben de kollari sivadim dun aksam ustu tava ekmegi yaptim.Hamuru biraz yapiskan oldu acaba unu az mi geldi diye dusundum ama sonrasinda yine nefis bir ekmek cikti ortaya.
İcine bal koydugum icin kahvaltida da keyifle yenebilecek bir ekmek oldugunu soyleyebilirim.
Sanirim bu isi kivirdim.Babam pide hamurunu da denesene dedi.Bu bana bir is teklifi gibi geldi-yillar once bir pide salonumuz vardi-.
Esim bir Alman ekmekcisinin bayisini alalim diyor fakat ben isim icinde olmak istiyorum sadece satmak degil pisirmek uretmek istiyorum.Bu beni cok mutlu ediyor.Uzun lafin kisasi bol bol ekmek denemelerim olacak.Burada da yayinlayacagim.Benim bu yonumu bilmeyenler hayli sasiracaklar herhalde;)
İcine bal koydugum icin kahvaltida da keyifle yenebilecek bir ekmek oldugunu soyleyebilirim.
Sanirim bu isi kivirdim.Babam pide hamurunu da denesene dedi.Bu bana bir is teklifi gibi geldi-yillar once bir pide salonumuz vardi-.
Esim bir Alman ekmekcisinin bayisini alalim diyor fakat ben isim icinde olmak istiyorum sadece satmak degil pisirmek uretmek istiyorum.Bu beni cok mutlu ediyor.Uzun lafin kisasi bol bol ekmek denemelerim olacak.Burada da yayinlayacagim.Benim bu yonumu bilmeyenler hayli sasiracaklar herhalde;)
5 Eylül 2012 Çarşamba
İlk ekmek tecrübem...
Bugün ilk kez ekmek yapmayı denedim eşimin yoğun isteği üzerine.Nasıl mı oldu tabiki NEFİS!2 küçük somun olarak yaptığım ekmeğin 1'ini cevizli yaptim.Annem bile beğendiğine göre diyecek başka bir şey yok :)Her ne kadar yapım aşaması uzun sürse de keyifli bir işmiş ekmek yapmak.Bundan böyle her boş anımda yapmaya çalışacağıma eminim.
Eveeeet! Artık gelsin cevizli,zeytinli,haşhaşlı,baget,bol tahıllı ekmekler!!!
Eşim "Sana butik ekmekçi açalım"bile dedi ;) Ekmek ve pastacılık kariyerimde hızlı adımlarla ilerleyeceğim hayırlısıyla...
Eveeeet! Artık gelsin cevizli,zeytinli,haşhaşlı,baget,bol tahıllı ekmekler!!!
Eşim "Sana butik ekmekçi açalım"bile dedi ;) Ekmek ve pastacılık kariyerimde hızlı adımlarla ilerleyeceğim hayırlısıyla...
4 Eylül 2012 Salı
Gün bugünmüş
Benim neyim eksik?Neden bekliyorum,neden erteliyorum ki yıllardır?Tamam farkındayım zor olacak vakit ayırmak ama yine de artık hayatımda yapmak istediğim şeyleri ertelemeyeceğim demedim mi kendime geçen yıl?Madem öyle sıva kolları Meltem!Gün bugündür.Vatana millete hayırlı uğurlu olsun blogum <3
Kaydol:
Yorumlar (Atom)



